7 Temmuz 2009 Salı

Düzce'nin yolları taştan...

Bir Düzce macerası daha sona erdi.
İstanbul'dan çok da uzak olmaması (217 km), doğal güzellikleri, çerkes peyniri ve en önemlisi de hanımın memleketi olması açısından bizim açımızdan haftasonları için önemli bir alternatif oluyor:)
Düzce'de birçok doğa harikası var. Seda'nın köyüne epey yakında Güzeldere Şelalesi ve Eftenia Gölü bulunuyor. Eftenia gölü zamanında kesilmiş keresteleri Kocaeli'ne ulaştırmak için kullanılan büyük bir havuz konumundaymış. Sonra bu işlevini yitirince yer yer kurutulmuş, şimdi göle bakıldığında büyükçe bir kısmının sazlıklarla kaplı olduğu görülüyor.
Güzeldere
Gölden 11 km kadar yukarıda Güzeldere Şelalesi bulunuyor. Biz yanlışlıkla orman yolundan çıktık, sonra çıktığımızda görevli bize asfalt bir yol daha olduğunu söylediğinde kendi kendimize epey hayıflandık.
Girişte 5 Lira alıyorlar, karşılığında bilgilendirme, tanıtıcı bir buroşür ve çöp torbası alıyorsunuz. İşletmesi bir otele ait olan dört bungalov ev, temel ihtiyaçların ve piknik malzemelerinin bulunabileceği bir mini-market ve bir restoran bulunuyor.


Şelaleye epey bir merdiven inerek ulaşılabiliyor, izleme maksatlı banklar ve izlerken çay keyfi yapmak için ufak bir çay ocağı koymayı da ihmal etmemişler. Mevsimsel nedenlerle olsa gerek sular pek coşkulu değildi ama herhalde ilkbaharda gelsek gürül gürül akıyor bulurduk burayı.
 
Ayrıca bu ayki Atlas dergisinin ekinde de Güzeldere Şelalesi'nin tanıtıldığı bilgisini vermeden geçmeyeyim.
Dönüşte asfalt yoldan geldik, kendimizi orman yolunda boşuna perişan etmişiz.
Yemek İçmek

Akşam dönüşte Seda'nın teyzesinden Çerkez Mantısı diyebileceğimiz bir yemek yedik. Yemeğin orijinal ismi 'Psi Haluj'. Psi çerkezcede su demek, haluj ise içinde malzeme olan ekmek demek. Yüksel teyze patatesli ve peynirli olarak iki çeşit yaptı. Hamur açılıp içi doldurulduktan sonra bekletilmeden kaynar suda pişiriliyor. Biz yoğurt ve sos ile mantı gibi yemeyi tercih ettik.
 
Daha ayrıntılı bilgi nino'da mevcut.
Haluj üzerine akşam bir de muhteşem bir mangal yaktık, sonrasında gece yemekten komaya girmiş bir halde uyumaya çalışıyordum.
Pazar sabahı hayatımda ilk defa 'Kaymak Kavurma' yedim. O da kayınvalidemin spesiyali. Epey bir manda kaymağı sabırla sürekli karıştırılarak kavruluyor, sonunda elde edilen ise müthiş bir lezzet. Kaymağın yağının çoğu sıvılaşıyor, geride kahverengi kavruk taneler kalıyor, lezzeti ise normal kaymaktan çok farklı. Kesinlikle denenmeli.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder